Denizbank/Ateş: Enflasyon bataklığını kurutmak gerekir
Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, yurt dışı yatırımda, ilk önce portföy yatırımcısının ülkeye girdiğini, bunun arkasından uzun dönemli yatırımcının geldiğini belirterek, “O da kapıda bekliyor. Neyi bekliyor? Bu stabil ekonominin kararlı bir şekilde sürdürülüp sürdürülemeyeceğine bakıyor. Bu ekonomi nasıl düze çıkar? Enflasyonu düşürerek. Enflasyon nasıl düşer? Belki biraz canımızı yakacak ama halkımızın acı reçete diye adlandırdığı maliyetlere katlanarak” dedi.
Hamburg’da medya mensuplarının sorularını yanıtlayan Ateş, “Sinek öldürmektense bataklığı kurutmak gerekir. Bataklık ne? Enflasyon. Enflasyonu kurutmadan bunun ötesine geçmemize imkan yok” diye konuştu.
Hakan Ateş, seçim sonrası başka bir Türkiye olduğunu ifade ederek, son makro verileri de paylaştı. Ateş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ülkeye güveni tesis etmek için o ülkenin parasının değerli olması lazım. Parasının değerli olması için de kasada yeterli paranız olması lazım. Yerel seçim sonrasında Merkez Bankası rezervlerinin 80 milyar dolar arttığını görüyoruz. Böylelikle swap hariç rezervlerimiz eksi 65 milyar dolardan artı 12 milyar doların üzerine çıktı. Dolayısıyla enflasyonda mücadele edebilir noktaya geldik. Bunda tabii ki yüksek faiz verilmesinin de etkisi var. Politika faizinin yüzde 50’lere gelmesi ve bunun TL açısından bir cazibe yaratması, Dövizden TL’ye dönüşü güçlendirdi. KKM, tepe seviyeleri olan 127 milyar dolardan, 60 milyar dolar seviyesine gerilemiş durumda. Toplam rezervlerimiz 150 milyar dolara ulaştı, CDS 275 civarına geriledi.
Baktığımız zaman yurt dışı yatırımda, ilk önce portföy yatırımcısı girer. Bunun arkasından uzun dönemli yatırımcı gelir. O da kapıda bekliyor. Neyi bekliyor? Bu stabil ekonominin kararlı bir şekilde sürdürülüp sürdürülemeyeceğine bakıyor. Bu ekonomi nasıl düze çıkar? Enflasyonu düşürerek. Enflasyon nasıl düşer? Belki biraz canımızı yakacak ama halkımızın acı reçete diye adlandırdığı maliyetlere katlanarak. Acı reçeteden kastımız ne? 3 tane faktör var; irat geliri elde edenler, sermaye ve iş gücü. Şimdi normalde evde bir hastalık var, bir sıkıntı var veya baba borç aldı, ödeyemiyor. Herkes buna bir katkıda bulunacak. Kimin ne ölçüde katkıda bulunacağı o ülkenin şartlarına, kanunlarına bağlı.”
Sermaye denildiğinde iş dünyası ve bankacılık sektörünün olduğunu, bankacılık sektöründen çok ciddi bir destek istendiğini ve bu desteğin otomatik olarak verildiğini ifade eden Ateş, “Son zorunlu karşılık kararıyla yarım yılda bizim bankanın aldığı etki 4,5 milyar TL. Bu tutarı yıllıklandırırsak 9 milyar TL’ye tekabül eder. Bizim sektör payımızın yüzde 6 olduğu düşünülürse sadece bu kararların sektörün tamamına yansımasını hesaplayabilirsiniz.” dedi.